-
Büyük şehre hoş geldiniz beyler.
إذاً اصنع لي كرسي مكتب
-
Hayır, sandalyede oturuyordun.
"بل كنت تجلس على كرسي المكتب "
-
Bay Nigel-Murray, burada ne yapıyorsun?
كان لديه أفضل كرسي مكتب في المبنى، حسناً؟
-
Bu, arkadaşım Jesse'nin yeni şarkısı.
وتضع ذلك الكرسي خلف المكتب وتجلس عليه .
-
Masasının yanındaki sandalyeye oturmamı söyledi.
طلب منى الجلوس على الكرسي بجانب مكتبه
-
Sırf kendisine çarpıp düşürmesi için... ...çalışma koltuğunu pencereye doğru fırlattı mı?
هل قام برمي كرسي المكتب تجاه النافذة فقط من أجل أن يعود إليه و يقوم بتحطيمه ؟
-
Leğen kemiği olmadan, cinsiyetini tespit edemiyorum.
حسناً، شكراً لك. ولكن لو أردتُ كرسي مكتب أفضل، فسأشتري واحداً بنفسي
-
"Ağzımda Kentucky tadı..." "...kurumuş bir boğaz..." "...ve kafamda kilise çanları çalarken ofisteki sandalyemde uyandım."
الإستيقاظ من على كرسي مكتبي ،(مع قشدة من قنينة (كنتاكي ،وحلق جاف .ورأس كان يطرق مثل أجراس الكنائس
-
Bu sandalyede masanın arkasında oturduğumu düşün.
أفترضى أننى أجلس على هذا الكرسى خلف المكتب , ها هو المكتب
-
Varsay ki bu sandalyede bir masanın, ardında oturuyorum.
أفترضى أننى أجلس على هذا الكرسى خلف المكتب , ها هو المكتب